İnsanlar gibi, yaşadığımız yerlerin de anıları ve hikayeleri olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla bize, burada yazılacak yeni anılar kadar, geçmişte burada yaşanmış olan hikayeler de heyecan veriyor.
Bu mekanda uzun yıllar, şimdinin unutulmaya yüz tutmuş mesleklerinden biri olan nalbantlık icra edilmiş. Bugüne kadar da demir işleri atölyesi olarak kullanılmış. Eskiden bu atölyede demir işlerini yapan Savaş abi, Urla'nın sevilen simalarından biriymiş ve atlarla olan dostluğu herkes tarafından bilinirmiş. Öyleki dükkanına en sevdiği atı Rüzgar ile gelirmiş, hatta dükkanın içinde ona özel bir yer de yapmış.
Urla'nın atlarla bağı da oldukça köklü geleneklere dayanıyor. Ayrıca, Urla'da hali hazırda bulunan birçok at çiftliği, atların bakımı ve binicilik eğitimi konusunda uzman kişiler tarafından işletiliyor.
Urla'nın "rahvancılar" olarak bilinen atlılarının sayısı azalsa da, süslü atları ve geleneksel yörük kıyafetleriyle, meşhur Urla festivallerinde ve özel günlerde boy göstererek renkli bir görüntü oluşturuyorlar. Biz de tüm bu kültürel mirasa ve bulunduğumuz mekanın hafızasına saygı göstermek adına, buluntu malzemelerden yaptığımız at heykeliyle misafirlerimizi karşılıyoruz ve bu güzel geleneği yaşatmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Bulunduğumuz bölge, Urla'nın ruhunu yansıtan mahallelerinden biridir. Bu sokaklarda yürürken hissettiğiniz, tıpkı çocukluğunuzdaki gibi, samimiyetin, sıcaklığın ve gerçekliğin izlerini taşıyan mahalle kültürü, size yol boyunca eşlik eder.
Dörtnal’ın bulunduğu Köprübaşı / Dere sokak, eskiden Urla’nın külhanbeylerinin cirit attığı ve kadınların sokaktan geçmeye dahi cesaret edemediği bir yer olduğu için “melek girmez sokak” olarak anılırmış.
Urla'nın özgün yapısına katkı sunan işletmeler sayesinde, artık bu sokaklarda kadınların, çocukların ve erkeklerin coşkulu kahkahaları yankılanıyor. Gençliğini bu mahallede geçirmiş kadınlar kapımızın önünden gülümseyerek geçerken "Buraları ne güzel yaptınız" diye fısıldıyorlar.