top of page
BG.jpg
“iş dördüncü nalla bir ata kaldı, bir de meydana...”

Mekanın atlarla olan ilişkisini öğrendikten sonra aklımıza ilk gelen isimlerden biri DÖRTNAL oldu. Bunun bir kaç sebebi vardı elbette...

Dörtnal’a ve bize kattıklarıyla gönlümüze taht kuran, her daim dostumuz olan Diyojen Sahaf, yıllar önce bir hediye vermişti; Ahşap bir çerçeve içerisinde, orjinal imzasıyla, çok sevdiğimiz şiirinden iki dize yazılıydı:

“Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dörtnala sevişmek lazım”

Cemal Süreya

Dörtnal’ın konseptini oluştururken ilham aldığımız mekanlardan bir tanesi 1946 yılında Ankara’da açılan ÜÇ NAL Meyhanesi. Şinasi Beray, babasından kalma evin alt katındaki ahırı temizleyip meyhaneye çevirir. Ahırdan bozma olduğu için adını "ÜÇ NAL MEYHANESİ" koyar. Kapısı da kovboy filmlerindeki gibi kanatlıdır. 

ÜÇ NAL Meyhanesi, şairler, yazarlar, müzisyenler ve sanatçılar için bir buluşma noktası haline gelir. Şinasi Baray’ın ÜÇ NAL Meyhanesinin müdavimlerinden bir kaçı Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Cahit Sıtkı Tarancı, Oktay Rıfat, Sabahhatin Eyuboğlu, Azra Erhat, Can Yücel, Ahmet Hamdi Tanpınar, Faruk Nafiz Çamlıbel, Yahya Kemal Beyatlı, Edip Cansever, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Altan Erbulak, İlhan Berk, Münir Nurettin Selçuk, Cemal Nadir, İbrahim Çallı, Cahide Sonku, İdil Biret gibi Türk sanatına yön veren isimler. ÜÇ NAL Meyhanesi o dönem adeta sanatçıların buluşma noktası haline geliyor ve onlara yarattıkları eserlerde ilham kaynağı oluyor.

Şemsi Belli bu mekanı tarif ederken;
“ÜÇ NAL bir lokanta mı? Bir meyhane mi, bir müze mi? Şark’la Garb’ın birleştiği bir pavyon mu?... Bir şiir ve sanat lokali mi? Bu suallerin hiç birine evet diyemem... Ve hepsine birden evet diyebilirim... Öylesine garip, enteresan ve değişik güzelliklerin kucaklaştığı bir yer...” der.

Karikatürist Ratip Tahir Burak, veresiye defterine bir karikatür çizer ve üzerine, "İş dördüncü nalla bir ata kaldı, bir de meydana" yazar. Bunu gören Orhan Veli, hemen altına "Üç Nal'a gelen, Dört Nal’a gider"
diye ekler.

bottom of page